"un" etiketiyle yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Un kurabiyesi sevenleri son derece tatmin eden, malzemesi her an el altında bulunabilen, lezzet garantili ve çok pratik bir tarifim var bugün. En sıkı un kurabiye canavarlarından bile geçerli not alalı çok oldu. 🙂

Denedikten sonra, “asıl tarifi değil de, şu son yaptığından yapıversen 2 dakikada” cümlesini çok sık duyacaksınız, benim gibi. 😉

Tamamını Oku

17 Şubat 2016
4.134 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Yıllar var ki; “yapsan da yesek” olayında başı çekenlerden biridir pırasalı ekmeğim. “Ağzıma pırasa sürmem, evime sokmam” diye kocaman laflar edenlere kendini yedirmekle kalmamış, müptelası olmalarını sağlamıştır. 🙂

Tamam kabul ediyorum; çok da talep görmeyen, bayıla bayıla yenmeyen bir sebze pırasa. Ama inanın şu şekliyle yediğiniz zaman, bu talihsiz sebzeye aslında ne kadar da haksızlık etmiş olduğunuzu göreceksiniz. 😉

 

Malzemeler:

3-4 pırasa

2 patates

2 yumurta

1 su bardağı yoğurt

1 su bardağı sıvıyağ

1/2 demet maydanoz

4-5 yemek kaşığı beyaz peynir

1 paket kabartma tozu

2 su bardağı mısır unu

tuz, pulbiber

 

Hazırlanışı:

Birinci yumurtanın tamamına, diğer yumurtanın sadece beyazını ekleyerek tuzla birlikte çırpın. Yağ ve yoğurdu ekleyerek çırpmaya devam edin. Mümkün olduğu kadar ince doğranmış pırasa ve maydanozu,  minik küpler halinde kesilmiş patatesleri, ezilmiş peynir, pulbiber, kabartma tozunu ekleyip karıştırın. Yedire yedire eklediğiniz mısır unuyla, kek kıvamında bir hamura dönüşmesini sağlayın.

Yağlı kağıt serilmiş tepsiye aktarıp, ayırdığınız bir yumurta sarısını üzerine sürün. Önceden ısıtılmış 190-200 derece fırında, üzeri kızarana dek pişirin.

Soğuduğunda bambaşka bir lezzete sahip ama ben sıcakken seviyorum, şiddetle öneririm, afiyet olsun 🙂

12 Haziran 2013
3.436 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Pelte olayını çok seviyorum ben, dolayısıyla içine girdiği şey her neyse onu da. Dolapta soğutup öylece bir başına bile yenebilir, çok çeşit üretilebilir, kek ve türevlerini güzelleştirir. Görüntüsü her zaman iştah kabartıcıdır, güzeldir yani güzel, lezzetli, yenilesi 🙂

 

Malzemeler:

3 yumurta

1 su bardağı şeker

1 su bardağı süt

1 su bardağı sıvıyağ

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

2,5 su bardağı un

1 kase taze mevsim meyvesi

 

 

Pelte için:

1 su bardağı süt veya su

1 tatlı kaşığı nişasta

2 yemek kaşığı dondurulmuş meyve

 

Hazırlanışı:

Yumurtaları şeker eşliğinde köpük köpük olana dek çırpın. Krema kıvamına gelen yumurtalara sırasıyla süt, yağ, vanilya ekleyerek çırpmaya devam edin. Son olarak kabartma tozu-un karışımını da ilave edip, iyice karıştırın.

Ortası delik kek kalıbında, 170 derece önceden ısıtılmış fırında pişmeye bırakın.

Bu arada pelteyi hazırlamak için gerekli malzemelerin tamamını tencerenize alın. Kaynayana dek çırpma teliyle karıştırın. Kaynadıktan sonra 2 dakika daha ateşte tutup, ocaktan alın.

Pişme kısmını tamamlayan peltenizi, kek pişene kadar soğuması için beklemeye alın.

Pişen keki fırından çıkardıktan sonra 10-15 dakika kadar dinlendirip, servis tabağınıza ters çevirerek çıkarın ve soğumaya bırakın.

Dilediğiniz taze mevsim meyvesini (ben çilek kullandım) dilediğiniz gibi doğrayın. İyice soğumuş kekinizin ortasındaki boşluğu meyvelerle doldurun.

Son dokunuş; soğumuş pelteyi üzerinde gezdirin.

* Bir kase yazdığım meyve ölçüsünü yaklaşık verdim, artabilir ya da yetmeyebilir. Kekin ortasını dolduracak şekilde kendi ölçünüzü ayarlayabilirsiniz.

** Pelte yapımında dondurulmuş yerine taze meyve kullanabilir, meyveleri bütün bırakabileceğiniz gibi püre halinde ezip, süzgeçten geçirerek de kullanabilirsiniz. “Yok, hiçbiriyle uğraşamam” derseniz; Dr.Oetker pelteler seçeneğini de mevcut, dilediğinizi kullanabilirsiniz.

** Süsleme kısmında pudra şekeri de kullandım ama bu kekte görüntüsünü sevmedim.

 

04 Mayıs 2013
3.250 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Elde açma börek yapamayanların derdine deva, minicik hilesiyle çıtır çıtır bir börek bu. Hilesi; serpilen un, lezzeti gerçekten değiştiriyor, deneyin hak vereceksiniz 😉

 

Malzemeler:

5 yufka

100 gr.tereyağ

1 çay bardağı sıvıyağ

1 çay bardağı ılık su

un

peynir

maydanoz

1 yumurta sarısı

susam

 

Hazırlanışı:

Öncelikle peynir ve maydanozdan oluşan iç malzemeyi hazırlayın. Diğer tarafta eritilmiş tereyağına sıvıyağ ve su ekleyerek, sıvı karışımı da oluşturun.

Yufkayı serin, tüm yüzeyine sıvı karışımı sürün. Üzerini çok fazla kapatmamak koşuluyla, her yerine un serpin. Bu işlemi bir elek ya da süzgeç yardımıyla yapmanız işinizi kolaylaştıracaktır.

Ortadan katlayıp yarım ay şekline getirdiğiniz yufkaya yine yağ, un işlemini uygulayın. Geniş kısmına iç malzemenizi koyun, rolu halinde sarın.

İstediğiniz uzunlukta dilimlere ayırdığınız ruloyu, yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Son olarak klasikleşmiş yumurta sarısı, susam ikilisini ekleyip, önceden ısıtılmış 180 derece fırında kızarana dek pişirin.

24 Nisan 2013
3.457 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Adı, Arapça’da “tatlı, güzel” anlamına karşılık gelen helvanın bizdeki kökeni epey eski; Osmanlılar hatta bazı tarihçilere göre taaa Selçuklular, Orta Asya Türkleri dönemine dayanıyor. Düğün, bayram, doğum, gurbetten dönüş, hastanın iyileşmesinin müjdesi gibi özel günlerde kutlama sofralarının baştacı olarak ilgi görmüş yıllarca. Bunun yanında ölümlerde de acının ortağı olmuş.

Arapça’da, geniş anlamda tüm tatlıları bünyesinde barındıran ‘hulviyyat’ sözcüğünden türemiş. Bu sebeple, Arap mutfak kültüründeki helva ile Osmanlı’daki helva kavramı farklı.

Araplar, helvayı tatlıların ana başlığı olarak kullanırken, Türkler’de durum; sadece un, pekmez (bal, şeker) ve tereyağ karışımı ile hazırlanan tatlı çeşitlerini bu başlık altında toplamış olmaları.

Mevlana’nın eserlerinde de en çok adı geçen tatlı olan helva, mevlevilik öğretisinde sabrın karşılığına denk gelir.

Neden değişti, nasıl değişti bilinmez; zaman içerisinde yalnızca, cenaze törenleri ve kandil gecelerinde yapılır oldu ki; üzücü ama bu adet bile yok olmak üzere maalesef.

Hayata kattığı anlam ile gelenekselleşmiş bu özel tatlının yaygınlığının azalması, yapımının unutulması ya da gelecek nesillere aktarılmamasının, muazzam tarihine çok büyük haksızlık olacağı kanaatindeyim.

 

Malzemeler:

250 gr.tereyağ

2 su bardağı un

2 su bardağı şeker

3 su bardağı süt veya su

ceviz, fıstık, fındık, tarçın (tercihe bağlı)

 

Hazırlanışı:

İlk iş olarak şekeri soğuk süt veya suda eritene kadar karıştırarak şerbet karışımını hazırlayıp, beklemeye alın.

Tereyağını eritip, unu ekleyin. En kısık ateşte tahta bir kaşıkla, sürekli karıştırarak rengi dönene kadar kavurun. Helvaya asıl kıvamını verecek olan, bu kısık ateşte sabırla karıştırma süreci olduğundan aceleye getirmemeniz, sıkılıp ısıyı yükseltmemeniz lezzetinin ana şartı.

Bejden kahverengine doğru dönmeye başlamışsa ve buram buram pişmiş un kokusu alıyorsanız, hazırladığınız şerbeti ekleme vaktidir.

Bir elinizle unu karıştırırken, diğeriyle sıvı karışımını azar azar ilave edin ki; top top unların kalmadığı, pürüzsüz bir helvanız olsun.

Şerbetini iyice çekene dek, sürekli karıştırarak pişirin.

Tüm sıvıyı çektiği, kaşığa ve tencereye yapışmadığı, her ikisinden de kolayca ayrılıp, bağımsızlığını ilan ettiği ana gelmişseniz, işlem tamam demektir.

Ocaktan aldıktan sonra sıcak, soğuk, tarçınlı, tarçınsız, şekilli ya da şekilsizce tepeleme doldurulmuş bir tabakta, dilediğiniz gibi tüketebilirsiniz.

* Kavurma kısmındaki ince ayarı tam olarak tutturamazsanız lezzet sıkıntılı bir helvanız olacağından, dikkatli olmakta yarar var. Rengini beyaz bırakır, kavurma işlemini kısa tutarsanız; yerken çiğ un kokusu ve tadı alırsınız. Olması gerekenden daha uzun süre kavurursanız unu yakabilir, yanık kokusu ve acılaşan tadıyla başbaşa kalabilirsiniz. Dolayısıyla hem burnunuzu hem gözünüzü kullanarak yapmanız gereken en püf bölümü, bu unu kavurma kısmı.

** Asıl helva, şeker yaygınlaşmadan evvel pekmez ya da balla yapılırmış, tercihinizi o yönde de kullanabilirsiniz.

*** Kavurma aşamasında fıstık, fındık, ceviz gibi eklemeler yapabilirsiniz.

22 Nisan 2013
2.914 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Vaktimin kısıtlı olduğu zamanlarda, aslında zahmetli olan domates çorbasını bir çırpıda yapıverdiğim çok pratik ve bir o kadar da lezzetli bir tarifim var.

Malzemeler:

1/2 litre %100 domates suyu (Ben Dimes ya da Cappy kullanıyorum)

2 yemek kaşığı un

2 yemek kaşığı sıvıyağ

1 yemek kaşığı tereyağ

1/2 litre su

1 çay kaşığı tuz

Rendelenmiş kaşar

Hazırlanışı:

Tencereye sıvıyağı ve tereyağını koyup unu ekleyin, kokusu çıkana dek (2-3 dakika) kavurun. Soğuk suyu ekleyip hızlı hızlı karıştırın. Domates suyunu ve tuzunu ekleyip karıştırarak kaynatın.

3-4 dakika kaynadıktan sonra ocaktan alıp üstüne bol kaşar rendesi serperek servis yapın. Evde küçük küçük doğranıp kızartılmış kıtır ekmekleriniz varsa servisinize onları da ekleyebilirsiniz.

Afiyet olsun 🙂

24 Ağustos 2009
6.517 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish