"domates" etiketiyle yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Yılın sultanı geldi, hoşgeldi! Yaz aylarına denk gelen oruç tutma zamanları sürenin uzunluğu ve sıcaklıktan dolayı biraz sıkıntılı malum. Ama niyetlendiyseniz, yüreğinizden geçirdiyseniz de, bana mısın demiyor hiçbirşey, göz açıp kapayıncaya kadar bitiveriyor bitmez sanılan sayılı günler.

Yaz oruçlarında her öğününün çok daha hafif atlatılması sağlık açısından şart olunca, yapılan yemeklerin de bu yönde olması kaçınılmaz tabii. Bunu gözönünde bulundurdum ve ilk iftara saatler kalmışken, hafiflerden en sevdiğimle Ramazan sofralarının açılışını yapayım istedim.

Yanına, yöresine ne ekleseniz her türlü gideri vardır, hatta bana sorsanız eklemeseniz bile olur; ekmeği bandıra bandıra yer, mutlu mesut kalkarım sofradan. 🙂

Manzara gözümde nasıl da canlandı şimdi bak, sahi iftara daha çok var mı? 😀

Hayırlı Ramazanlar…

 

Malzemeler:

1 kg.barbunya

2 orta boy soğan

5 diş sarımsak

3 orta boy havuç

6 orta boy domates

1 çay bardağı zeytinyağ

3 küp şeker

1/2 demet maydanoz

tuz

 

Hazırlanışı:

Sarımsak ve havuçları yuvarlak, soğan ve domatesleri minik küpler halinde (yemeklik) doğrayın, pişirme kabınıza koyun. Barbunya, şeker ve tuz ekleyin, üzerine zeytinyağının yarısını gezdirin. Ocağa koyun, kaynayana dek harlı, sonrasında kısık ateşte tüm malzeme yumuşayana kadar pişirin.

Ocaktan alır almaz servis kabınıza aktarın, kalan yağı üzerine gezdirip karıştırın ve dinlenmeye bırakın.

Üzerine ince kesilmiş maydanoz eşliğinde, ılık ya da soğuk servis yapın.

* Su eklemeden, doğal tadını koruyarak pişirmek esastır ama barbunyanın cinsine göre bu durum değişeceğinden, mevcut suyuyla pişmemişse azar azar sıcak su ekleyebilirsiniz.

** Barbunya haricindeki malzemeleri kavurarak pişirme yöntemini kullananlar çoğunlukta biliyorum. Ben hemen hemen hiçbir yemeğimde önden kavurma yöntemini yapmadan, halk ağzıyla “çiğden pişirme” tekniğini kullanıyorum. Bu teknikle pişirilen yemeklerin, yağı kavrularak yakılmadığından daha hafif, daha sağlıklı ve çok daha lezzetli olduğunu düşünüyorum. Tercih sizin 😉

09 Temmuz 2013
2.567 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Dışarıda, ayaküstü, hızlı bir kahvaltı yapacaksam ve tek seçeneğim pastaneyse; ilk tercihim kesinlikle bu minik pizzalardır, bayılırım. Dışarıda yediği hemen herşeye “hmmm, acaba? neden olmasın?” şeklinde yaklaşıp, ilk fırsatta evde kolları sıvayan ben, birkaç deneme-yanılma yönteminden sonra illa ki o lezzeti yakalarım. Henüz yakalayamadıklarım da yok değil hani ama bu konudaki azmim, inadım düşünülürse onlar da yakındır 😀

İşte bu minnaklar yakaladıklarımdan biri, hatta o bayıla bayıla yediklerimin çok daha ötesi 😉

 

Malzemeler:

1 yumurta

4 yemek kaşığı tereyağ

1 yemek kaşığı şeker

1 tatlı kaşığı tuz

1 paket kuru maya

4 su bardağı un

 

İç Malzeme:

tamamen tercihinizle orantılı olmak üzere;

beyaz peynir

maydanoz

domates

yeşil biber

dilimlenmiş zeytin

salam, sosis, sucuk, pastırma

kaşar peynir v.s.

 

mpizzza1

 

Hazırlanışı:

Karıştırma kabına unu koyup, ortasını havuz şeklinde açın. Açtığınız boşluğa yumurtanın sarısı hariç, tüm malzemeyi koyun. 1/2 su bardağı ılık su ekleyerek, dışardan içeri doğru yoğurmaya başlayın.

Klasik kulak memesi kıvamına ulaşana dek, azar azar ılık su ilavesiyle hamuru hazırlayın. Kocaman top şekline getirip, 15-20 dakika mayalanması için beklemeye alın.

Ezdiğiniz beyaz peynire ince doğranmış maydanoz ekleyin. Diğer tarafta domateslerin kabukların soyup yarım ay şeklinde kesin. Sivri biberlerin tohum kısımlarını çıkartın, ikiye ayırın, 4-5 santim uzunluğunda parçalara ayırın. Zeytinleriniz hazır dilimlenmiş değilse, çekirdeklerini ayıklayıp yuvarlaklar halinde dilimleyin. Salam, sosis, sucuk, pastırma gibi malzemeler kullanacaksanız, onları da ince ince kesin.

Dinlendirdiğiniz hamurdan yumurta büyüklüğünde kopardığınız parçaları, ortalama bir çay tabağından biraz daha büyük şekilde elinizle açın. Ortasına ilk olarak beyaz peynir-maydanoz karışımını hafif bastırarak koyun, üstünü diğer malzemelerle süsleyin. Buradaki malzemeler belirttiğim gibi; tamamen tercihinize bağlı, ister hepsini, ister sadece 1-2 tanesini kullanabilir ya da yazdıklarımın dışında bambaşka eklentiler yaparak, sınırsız çeşit üretebilirsiniz.

Hazırladığınız pizzaları, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralarında boşluk bırakarak yerleştirin. Malzemenin dış kenarlarında kalan hamur kısıma ayırdığınız yumurta sarısını sürün. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişirin.

Ve illa ki; iyi demlenmiş çay eşliğinde tüketin 🙂

24 Haziran 2013
2.550 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Çocukluğumun Antalya’sının, damağımda yer etmiş lezzetlerinin en güzellerinden cive. Mevsim yazsa, hemen her evde en sık pişen yöresel yemeklerin başında gelirdi. Hala öyle olan evler az da olsa vardır eminim ya da umarım.

Maalesef bir çok değerde olduğu gibi, yemek kültürü de hep kan kaybettiğinden, nesil yenilendikçe unutulmaya ve  yenilenen nesillere aktarılmadığından da, bilinmeyenler arasında yerini almaya başladı yavaştan.

Unutturmamak gerek diyerek, cive denince ilk akla gelen orjinal tarifi aktarayım istedim. Patlıcanlı, kabaklı çeşitleri de mevcut, onlar daha sonra 😉

 

Malzemeler:

1/2 çay bardağı zeytinyağ

2 orta boy soğan

10-15 diş sarımsak (dişlerin büyüklüğüne bağlı)

4-5 sivri biber

1 kg domates

1 kahve fincanı pirinç

1/2 demet taze nane

1/2 demet taze fesleğen

tuz

 

Hazırlanışı:

Küp doğranmış soğanı, zeytinyağıyla birlikte kavurmaya başlayın. Rengi döndüğü zaman ince doğranmış biberleri ekleyip, her ikisi de yumuşayana dek kavurmaya devam edin.

Minik doğranmış sarımsakları ekleyip bir kaç tur çevirdikten sonra, kabukları soyulmuş ve doğranmış domatesleri de ilave edin. 3-5 dakika domatesler suyunu bırakana kadar bekleyip, pirinç ve tuzu ekleyin. Kısık ateşte, kapağı kapalı olarak pirinçler pişene dek pişirin.

Ateşten aldıktan sonra ince doğranmış nane ve fesleğeni üzerine serpiştirin. Servis zamanına dek, kapalı olarak dinlendirin.

* Normalde oda sıcaklığında servis edilir ama sıcağa yakın ya da tamamen soğumuş durumda da tercih edilebilir.

** En büyük özelliği; hiç su eklemeden, sadece domatesin suyuyla pişmesi ve kıvamıdır. Çorba gibi fazla sulu ya da pilav gibi tüm suyunu çekmiş olmamalı. Olmaz ama olur da domateslerin suyu, pirinçlerin pişmesine yetmemişse çok az su eklenebilir. Ateşten aldıktan sonra, dinlenme zamanında da bir miktar su çekecektir aklınızda bulunsun.

Fotoğraftaki; aceleci sevgilimin beklemek istememesinden dolayı o dönemini doyasıya yaşayamamış bir tabak olup, dinlenme süresini atlamamanın, kıvamı daha iyi yakalayabilmek için şart olduğunun kanıtı. 🙂

14 Mayıs 2013
4.450 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Efendiiim çok basitmiş gibi algılanıp epey uğraştıran bir iş olduğundan, aşırı kalabalık sofralarda tavsiye edilmemekle beraber, görüntüsü takdire şayandır. Onca saat uğraştığınız minnacık lezzetlerin saniyeler içinde lüp lüp tüketildiğini görmek azıcık sinirlerinizi oynatsa da, bu uğur böcekli kanepeler emin olun emeğinize değecek 😉

Malzemeler:

Tost Ekmeği

Krem Peynir

Kaşar Peynir

Salam

Cherry (çeri) Domates

Zeytin

Maydanoz

Çörekotu

Hazırlanışı:

Tüm malzemeleri  tezgaha sıraladıktan sonra elinizde mevcut herhangi bir şekillendirici ile ekmeği, kaşar peynirini ve salamı kesmekle işe başlayalım. Ben çiçek şekilli minik kalıplarımı kullandım bu iş için, şekilli birşeyler şart değil elbet, bardakla da gayet güzel halledilebilir.

Domatesleri ikiye bölün ve dar olan alt kısmından minik üçgenler keserek çıkartın ki; bu kısım kanat birleşim yeri havasını verecek 😉

Zeytinin çekirdeklerini çıkarıp, ikiye ya da dörde bölün. Maydanozları domatesin sığabileceği minik yaprakcıklara ayırın. Buraya kadar biraz oyalandık ama şimdi işin en keyifli kısmına geldi sıra; kule yapmaca 😀

Kulemizin sıralanışı şu şekilde; ekmek, krem peynir, salam, kaşar peynir, maydanoz ve domates-zeytin ikilisi. Domatesin üzerine kürdanla simetrik 4-5 minik delik açıp, her birinin içine birer tane çörekotu koyun.

İtiraf ediyorum ve çok iyi biliyorum ki; en çok kulaklarımı çınlatacağınız bölüm burası 🙂 Minicik zeytin parçaları ya da zeytin ezmesiyle de halledebilir illaki ama en gerçekçi görüntüyü çörekotu sağlıyor, tercih sizin.

Sonuca bayılacağınız garanti olduğundan, çınlayan kulaklarıma aldırmıyorum bile, nam nam nammmm 🙂 🙂

 

11 Nisan 2012
5.044 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Vaktimin kısıtlı olduğu zamanlarda, aslında zahmetli olan domates çorbasını bir çırpıda yapıverdiğim çok pratik ve bir o kadar da lezzetli bir tarifim var.

Malzemeler:

1/2 litre %100 domates suyu (Ben Dimes ya da Cappy kullanıyorum)

2 yemek kaşığı un

2 yemek kaşığı sıvıyağ

1 yemek kaşığı tereyağ

1/2 litre su

1 çay kaşığı tuz

Rendelenmiş kaşar

Hazırlanışı:

Tencereye sıvıyağı ve tereyağını koyup unu ekleyin, kokusu çıkana dek (2-3 dakika) kavurun. Soğuk suyu ekleyip hızlı hızlı karıştırın. Domates suyunu ve tuzunu ekleyip karıştırarak kaynatın.

3-4 dakika kaynadıktan sonra ocaktan alıp üstüne bol kaşar rendesi serperek servis yapın. Evde küçük küçük doğranıp kızartılmış kıtır ekmekleriniz varsa servisinize onları da ekleyebilirsiniz.

Afiyet olsun 🙂

24 Ağustos 2009
6.588 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Ramazan geldi, hoşgeldi 🙂 Yine her zamanki gibi bereketiyle, huzuruyla, dinginliğiyle girdi hayatımıza. İlk gün yazacaktım ama fırsat bulamadım yine 🙁 Bu yıl her zamankinden daha zor olacak dendi hep, bugün 4.gün, ben henüz zorlanmadım maaşallah 🙂 Sahura kalkıldığı için uykusuzluk etkiliyor bir tek beni, açlık ya da susuzlukla ilgili sıkıntım olmuyor pek.

Dört gündür annemler var iftarlarımızda, yemek telaşıyla geçiyor işten eve döndüğüm saatler, iyi de oluyor, bir çırpıda geçiyor zaman, hatta yetmiyor. İyi ki geliyorlar her akşam, iftar sofralarımız daha bir bereketleniyor.

Dün tek tatil günümüz diye, bir gece önce sahura kadar oturduk, film izledik sevgilimle. Dün uyandığımızdaysa 13:30 du saat 🙂 O bilgisayarının başına oturmuş, PES oynamaya başlamıştı bile ben daha uyurken, uyanır uyanmaz mutfağa girdim ben de 🙂

Ramazan’ın ilk gününden bu yana menülerim basit ve doyurucuydu, hızlandırılmış turda yazayım şimdilik, ilerleyen günlerde tarifleri de paylaşırım 😉

Knorr bu yıl da çorba konusunda iddialı ve bir o kadar da başarılı; ilk iftarımızda Knorr’un Yüksük Çorbası başlangıcımızdı, son derece lezzetli bir çorba olmuş, kesinlikle denenmeli 😉 Çorba sevmeyen ve Ramazan ayı dışında ağzına çorba sürmeyen biri olarak ben bayılarak yediysem, o çorba tamamdır 🙂

yuksuk

Çorbanın sonrasında peynirli börek, zeytinyağlı taze fasulye, birgün önceden kalma hibeş, patlıcan salatası, iftariyelik olarak kayısı, hurma, ceviz, tulum peyniri, pastırma ve tabii ki pidemiz vardı. Hem hafif olsun diye, hem de tüm gün orucun arkasından yenemediği için ana yemek yapmadık. Yemek sonrasında midemizde kalan boşluğu da şekerpare ve meyveyle doldurduk 🙂

2.gün, benim kolay domates çorbam vardı başlangıçta, arkasından makarna eşliğinde kadınbudu köfte. Zeytinyağlımız birgün önce bitiremediğimiz fasulyeydi yine, hibeşimiz, yeşil salatamız, rus salatamız ve iftariyeliklerimizle yine hafif ama doyurucu bir sofra oldu. Sonrasında lokma tatlısı ve meyveyle tamamlandı yeme faslı 🙂

3.gün yani dün, uyanır uyanmaz mutfağa girdim demiştim ya, ilk önce sevgilimin kaç gündür istediği sakızlı muhallebiyi yapıp dolaba kaldırdım, iftara kadar soğusun diye. Bol kıymalı karnıyarık yaptım ve yine sevgilime jest olarak onun en sevdiği çorbayı,  mercimek pişirdim. Bir de geçen Ramazan’da anacığından öğrendiğim, yöresel bir yemek (meze gibi aslında) olan sevgilimin iftar sofrasında olmazsa olmazı meşhuuur ‘paça’sından yaptım tabii 🙂 İftariyeliklerle donattık masamızı, paçamızı da koyduk, ezan okunup, çorbalarımızdan birer yudum almıştık ki; fırından yeni çıkmış, bol susamlı, sıcacık pideler eşliğinde anne-babamız geldiler. Baş döndüren kokuya karşı koymak o kadar imkansızken, akılsızca davranmak bize yakışmaz deyip, hakkını verdik caanım pidelerin ve sıralarını bekleyen yemeklere sofranın yüzünü bile göstermedik 🙂 O sıcacık pidenin arasına tereyağ, tulum peynir, pastırma, paça seçeneklerinden istediğimizi sıkıştırdık ve gözümüz dönmüş biçimde midemize tıkıştırdık 🙂 Eh biraz abarttık ama nefisti 🙂 Her akşam yaptığımız gibi, mis gibi demlenmiş çaylarımızı içtikten epey sonra da onca pidenin üstüne, karpuz eşliğinde muhallebilerimize yer bulamadık değil hani 🙂

Eeee onca şevkle yemek yerken fotoğraf çekmenin aklımın ucundan bile geçmediği, geçemeyeceği malumunuz üzere ama neyse daha çok iftar soframız olacak nasılsa, onları paylaşırım artık 🙂

Herkese, hepimize hayırlı Ramazanlar olur inşallah 😉

24 Ağustos 2009
3.140 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish