"bal" etiketiyle yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Görüntüsündeki ihtişamına tamamen ters orantılı yapılışıyla kendiniz şaşırdığınız gibi, ikram ettiğiniz herkeste aynı şaşkınlığı gözleyebileceğiniz çok keyifli bir tarif bu. Özellikle miniklerin olduğu ortamlarda kesinlikle denemenizi öneririm, bayılıyorlar. Hızlı, pratik, sağlıklı, lezzetli ve eğlenceli, daha ne olsun 🙂

 

Malzemeler:

Yufka

Sıvıyağ

Yoğurt

Meyve

Bal

Hazırlanışı:

Yufkadan muffin kalıbınızın kenarlarından taşacak şekilde 5 eşit kare kesin. Yufka karelerini güneşe benzer şekilde, her düz kenara bir köşe şeklinde üstüste koyup, sıvıyağa batırıp çıkartın.

Kalıbınızı yağlayın, içine yufkayı yerleştirin. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında, sertleşip çıtırdayana dek pişirin.

Ayarı tamamen damak tadınıza bağlı olarak; doğranmış mevsim meyvesini bal ve yoğurtla karıştırıp, kalıbından çıkarttığınız yufka çanağına dökün. Üzerini yine mevsim meyveleriyle süsleyin.

* Bal yerine reçel, şeker ya da başka bir tatlandırıcı kullanabilirsiniz.

** Çanağın içini dilediğiniz malzemeyle doldurarak, değişik lezzetler yaratma kısmını, her zaman olduğu gibi yine hayal gücünüze bırakıyorum. 🙂

25 Nisan 2013
3.242 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Adı, Arapça’da “tatlı, güzel” anlamına karşılık gelen helvanın bizdeki kökeni epey eski; Osmanlılar hatta bazı tarihçilere göre taaa Selçuklular, Orta Asya Türkleri dönemine dayanıyor. Düğün, bayram, doğum, gurbetten dönüş, hastanın iyileşmesinin müjdesi gibi özel günlerde kutlama sofralarının baştacı olarak ilgi görmüş yıllarca. Bunun yanında ölümlerde de acının ortağı olmuş.

Arapça’da, geniş anlamda tüm tatlıları bünyesinde barındıran ‘hulviyyat’ sözcüğünden türemiş. Bu sebeple, Arap mutfak kültüründeki helva ile Osmanlı’daki helva kavramı farklı.

Araplar, helvayı tatlıların ana başlığı olarak kullanırken, Türkler’de durum; sadece un, pekmez (bal, şeker) ve tereyağ karışımı ile hazırlanan tatlı çeşitlerini bu başlık altında toplamış olmaları.

Mevlana’nın eserlerinde de en çok adı geçen tatlı olan helva, mevlevilik öğretisinde sabrın karşılığına denk gelir.

Neden değişti, nasıl değişti bilinmez; zaman içerisinde yalnızca, cenaze törenleri ve kandil gecelerinde yapılır oldu ki; üzücü ama bu adet bile yok olmak üzere maalesef.

Hayata kattığı anlam ile gelenekselleşmiş bu özel tatlının yaygınlığının azalması, yapımının unutulması ya da gelecek nesillere aktarılmamasının, muazzam tarihine çok büyük haksızlık olacağı kanaatindeyim.

 

Malzemeler:

250 gr.tereyağ

2 su bardağı un

2 su bardağı şeker

3 su bardağı süt veya su

ceviz, fıstık, fındık, tarçın (tercihe bağlı)

 

Hazırlanışı:

İlk iş olarak şekeri soğuk süt veya suda eritene kadar karıştırarak şerbet karışımını hazırlayıp, beklemeye alın.

Tereyağını eritip, unu ekleyin. En kısık ateşte tahta bir kaşıkla, sürekli karıştırarak rengi dönene kadar kavurun. Helvaya asıl kıvamını verecek olan, bu kısık ateşte sabırla karıştırma süreci olduğundan aceleye getirmemeniz, sıkılıp ısıyı yükseltmemeniz lezzetinin ana şartı.

Bejden kahverengine doğru dönmeye başlamışsa ve buram buram pişmiş un kokusu alıyorsanız, hazırladığınız şerbeti ekleme vaktidir.

Bir elinizle unu karıştırırken, diğeriyle sıvı karışımını azar azar ilave edin ki; top top unların kalmadığı, pürüzsüz bir helvanız olsun.

Şerbetini iyice çekene dek, sürekli karıştırarak pişirin.

Tüm sıvıyı çektiği, kaşığa ve tencereye yapışmadığı, her ikisinden de kolayca ayrılıp, bağımsızlığını ilan ettiği ana gelmişseniz, işlem tamam demektir.

Ocaktan aldıktan sonra sıcak, soğuk, tarçınlı, tarçınsız, şekilli ya da şekilsizce tepeleme doldurulmuş bir tabakta, dilediğiniz gibi tüketebilirsiniz.

* Kavurma kısmındaki ince ayarı tam olarak tutturamazsanız lezzet sıkıntılı bir helvanız olacağından, dikkatli olmakta yarar var. Rengini beyaz bırakır, kavurma işlemini kısa tutarsanız; yerken çiğ un kokusu ve tadı alırsınız. Olması gerekenden daha uzun süre kavurursanız unu yakabilir, yanık kokusu ve acılaşan tadıyla başbaşa kalabilirsiniz. Dolayısıyla hem burnunuzu hem gözünüzü kullanarak yapmanız gereken en püf bölümü, bu unu kavurma kısmı.

** Asıl helva, şeker yaygınlaşmadan evvel pekmez ya da balla yapılırmış, tercihinizi o yönde de kullanabilirsiniz.

*** Kavurma aşamasında fıstık, fındık, ceviz gibi eklemeler yapabilirsiniz.

22 Nisan 2013
2.921 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

“Kısa sürede hazırlansın, malzemesi az, yapımı kolay, beğenisi garanti bir şey olsun, lezzetiyle şaşırtsın, övgülerle egoma tavan yaptırsın” şeklinde bir beklenti hiç de ulaşılmaz değil hani. İşte şimdi bahsedeceğim yemek, tam da bu isteklerin karşılığı 😉

Sevgilimin en favorilerinden, eline en yakışanlardan. Benimkisi gibi mutfağı seven, azıcık da olsa becerisi olanlardansa evin erkeği, bu yemekte mutfağı kesinlikle ona bırakmalısınız 😉

Ellerine sağlık canım benim 🙂

 

Malzemeler:

6-7 adet kemiksiz tavuk budu

2 adet havuç

5 adet çarliston biber

5 adet dolmalık kırmızı biber (çarliston gibi olanlardan)

5 adet dolmalık sarı biber

5 adet taze soğan (sadece yeşil kısımlar)

3 diş sarımsak

1 tatlı kaşığı köri

1 tatlı kaşığı bal

1 tatlı kaşığı hardal

1 tatlı kaşığı tuz

1 çay kaşığı karabiber

 

Hazırlanışı:

Öncelikle tavukları ve tüm sebzeleri ince uzun şeritler halinde doğrayarak işe başlayalım. Mümkünse wok yoksa yayvan ve yapışmaz herhangi bir tencereye hiç yağ eklemeden tavukları koyun, yüksek ateşe ayarlanmış ocağınıza yerleştirin.

Önce suyunu salacak, sonra o suyu yavaş yavaş çekerek pişecek. Bu süreçte ara ara karıştırın, pişmesine yakın, çok hafif diriliğe ulaştığında sertlik derecesine göre sebzeleri ekleyin.  İlk olarak havuç ve sarımsak, onlar biraz yumuşadığında biberler eşliğinde pişirmeye devam edin.

Tüm malzeme pişme kıvamına yaklaştığında, soğan yapraklarını ekleyin. Çok fazla erimelerine izin vermeden, bir kaç kez karıştırıp baharatlarını, tuzunu atıp şöyle bir harmanlayın ve ocaktan alın.

*Biberleri her mevsim bulmak kolay olmadığında ya da zamanınız azsa son derece doğal, katkısız ve lezzetli ürünler üreten, hemen hemen tüm ürünlerini kullandığım İglo’nun Karışık Tatlı Biber‘lerini kesinlikle öneririm. (ki; ben keşfettiğimden beri kendim hazırlamıyorum artık biberleri)

** Noodle eşliğinde servis etmenizi şiddetle öneririm 😉

14 Şubat 2013
3.216 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish