"2013 Mayıs" ayında yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Et yemeklerinin yanında servis edildiğinde, görüntüsü ve tadıyla beğeni garantili, patatesin eeeen keyifli hallerinden biri. Tek başına bir öğün olduğunda da son derece doyurucu.

Çok pratik ve çoook lezzetli 😉

 

Malzemeler:

Patates

Sarımsak

Tereyağ

Parmesan Peynir (veya kaşar)

Zeytinyağ

Kekik

Pulbiber

Tuz

 

Hazırlanışı:

Soymadan iyice yıkadığınız patatesleri tam dibe inmeden, kopartmamaya dikkat ederek, ince ince kesin. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin.

Minik doğranmış sarımsakları, her dilimin içine azar azar paylaştırın. Tereyağ ve parmesanı olabildiğince ince kesin ve patates dilimlerine, birine tereyağ, diğerine peynir, diğerine tekrar tereyağ şeklinde her araya ikisinden biri olacak şekilde yerleştirin.

Üzerlerine ince çizgi halinde zeytinyağ gezdirip, tuz ve kekik serpiştirin.

Önceden ısıtılmış 180-200 derece fırında -her fırın farklı malum- kontrollü olarak pişirin. Son olarak üzerine rendelenmiş peynir serpip, eriyene dek kısacık bir süre daha fırında tutun, sıcak servis yapın.

firin_patates2

* Aralarına koyulan tereyağ ve peynir epey akıyor. Araya tereyağ koyulup, peynir sadece üstüne serpilebilir.

** Araya hiçbirşey koymadan, üzerine zeytinyağ ve baharat ya da sadece yağ-tuz şeklinde hafif bir yemeğe dönüştürülebilir.

*** Patatesler büyük olduğundan, pişme süresi biraz uzun -1 saati aşkın- sürüyor, daha küçük ya da porsiyonluk minik patatesler kullanılırsa, bu süre epey kısaltılabilir.

**** Seviyorsanız eğer, en son pişme noktasında ekleyeceğiniz kremayla bambaşka boyutlara ulaşırsınız; demedi demeyin 😉

14 Mayıs 2013
5.294 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Çocukluğumun Antalya’sının, damağımda yer etmiş lezzetlerinin en güzellerinden cive. Mevsim yazsa, hemen her evde en sık pişen yöresel yemeklerin başında gelirdi. Hala öyle olan evler az da olsa vardır eminim ya da umarım.

Maalesef bir çok değerde olduğu gibi, yemek kültürü de hep kan kaybettiğinden, nesil yenilendikçe unutulmaya ve  yenilenen nesillere aktarılmadığından da, bilinmeyenler arasında yerini almaya başladı yavaştan.

Unutturmamak gerek diyerek, cive denince ilk akla gelen orjinal tarifi aktarayım istedim. Patlıcanlı, kabaklı çeşitleri de mevcut, onlar daha sonra 😉

 

Malzemeler:

1/2 çay bardağı zeytinyağ

2 orta boy soğan

10-15 diş sarımsak (dişlerin büyüklüğüne bağlı)

4-5 sivri biber

1 kg domates

1 kahve fincanı pirinç

1/2 demet taze nane

1/2 demet taze fesleğen

tuz

 

Hazırlanışı:

Küp doğranmış soğanı, zeytinyağıyla birlikte kavurmaya başlayın. Rengi döndüğü zaman ince doğranmış biberleri ekleyip, her ikisi de yumuşayana dek kavurmaya devam edin.

Minik doğranmış sarımsakları ekleyip bir kaç tur çevirdikten sonra, kabukları soyulmuş ve doğranmış domatesleri de ilave edin. 3-5 dakika domatesler suyunu bırakana kadar bekleyip, pirinç ve tuzu ekleyin. Kısık ateşte, kapağı kapalı olarak pirinçler pişene dek pişirin.

Ateşten aldıktan sonra ince doğranmış nane ve fesleğeni üzerine serpiştirin. Servis zamanına dek, kapalı olarak dinlendirin.

* Normalde oda sıcaklığında servis edilir ama sıcağa yakın ya da tamamen soğumuş durumda da tercih edilebilir.

** En büyük özelliği; hiç su eklemeden, sadece domatesin suyuyla pişmesi ve kıvamıdır. Çorba gibi fazla sulu ya da pilav gibi tüm suyunu çekmiş olmamalı. Olmaz ama olur da domateslerin suyu, pirinçlerin pişmesine yetmemişse çok az su eklenebilir. Ateşten aldıktan sonra, dinlenme zamanında da bir miktar su çekecektir aklınızda bulunsun.

Fotoğraftaki; aceleci sevgilimin beklemek istememesinden dolayı o dönemini doyasıya yaşayamamış bir tabak olup, dinlenme süresini atlamamanın, kıvamı daha iyi yakalayabilmek için şart olduğunun kanıtı. 🙂

14 Mayıs 2013
4.444 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

En sevdiğim mola; brownie-filtre kahve eşliğinde olandır. Dışarıdaysam, kahve içmek için oturduğum mekanda illa ki olsun isterim. Yoksa arıza çıkartırım, huysuzumdur 🙂

Şaka bir yana, inanılmaz, tarifsiz bir zaman dilimi benim bünyemde; üzerine booolca çikolata sos döküp ısıtsınlar, şekersiz, koyu filtre kahvemi de yanıbaşına koysunlar ve her ikisini de bitirene dek benden uzak dursunlar isterim. Oracıkta öylece bıraksınlar beni; dünyaya bağlantımı kesmiş, zamanı durdurmuş, hazza odaklanmışımdır zaten çoktan, gözüm görmez, kulağım duymaz olmuştur. Damağımla beynimin birbirlerine tabiri caizse, en baba kıyağıdır bu 🙂

Tabii her zaman böyle olmuyor, çünkü; brownie yapmak zor zanaat, tutturmak büyük marifet olunca işler değişiyor, çok garip, kötü deneyimleriniz de oluyor haliyle.

Püf noktalarıyla esas tarifini de anlatacağım ama bu yazımın konusu bu değil; ‘ufaklıklara kıyak’ adı altında, -ama yine bize yarayacak- orjinaline eklemeler yapılmış, biraz farklılaşmış bir brownie. Ancak şüphesiz ki; bu da lezzetinden çatlayan cinsten 😉

 

Malzemeler:

1,5 su bardağı şeker

4 yumurta

150 gr.tereyağ

150 gr.bitter çikolata

2 yemek kaşığı kakao

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

2 su bardağı un

3 orta boy muz

1 su bardağı iri kırılmış ceviz

 

Hazırlanışı:

Oda sıcaklığında ve iri parçalara bölünmüş tereyağını, yine iri parçalar haline getirdiğiniz çikolatayla birlikte kısık ateşte eritin.

Bu arada karıştırma kabınızda yumurtaları şekerle birlikte kıvama gelene dek iyice çırpın.

Başka bir kapta, vanilya, kakao, un ve kabartma tozunu karıştırarak, kuru karışımı oluşturun.

Çikolatalı karışımı yumurtaya ekleyip çırpın. Kuru karışımınızı da ilave edin, karıştırın.

Son olarak; cevizi ve elinizle ezdiğiniz muzu da ekleyerek karıştırın ve dondurma külahlarınıza 2 parmak kadar boşluk kalacak şekilde paylaştırın. Külahların sağlam durması, devrilmemesi için muffin kalıplarından, yoksa da bir tepsiden yardım almak şart. Fırına yerleştirirken de birazcık özenli ve yavaş hareket etmek gerekiyor.

Önceden ısıtılmış 180 derecede fırında, kabarıp çatlayana, kürdan testinden oluru alana dek pişirin. Süsleme kısmını her zaman olduğu gibi, iyice soğuduklarından emin olduktan sonra yapın. Benimkilerin bir kısmında çikolata sosu ve renkli şekerlemeler, bir kısmında yine çikolata sosu ve hindistan cevizi, ilk etapta tüketilenlerde ise dondurma vardı.

Seçeneği bol; seçim, illa ki damak tadına bağlı 😉

11 Mayıs 2013
4.229 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Pratik, hızlı, kurtarıcı acil durum yemeklerinin en lezzetlilerinden. Fırın versiyonu da var, önümüzdeki günlerde onu da anlatacağım. Yaratıcılığınızla alakalı ekleyeceğiniz malzemelerle bambaşka şekillere büründürmeniz, yanında dilediğinizle, hatta bir başına  servis edebilmeniz gibi güzellikleri de var, daha ne olsun 😉

 

Malzemeler:

parça tavuk eti (kemiksiz but ya da göğüs)

yumurta

sade mısır gevreği nam-ı diğer corn flakes

tuz

sıvıyağ

 

Hazırlanışı:

Kullanacağınız tavuk adedi, tamamen kişi sayısı ve yeme kapasitesiyle alakalı olduğundan malzemeleri ölçüsüz verip tarife geçiyorum.

Mısır gevreğini bir kapta irili ufaklı ezin. Başka bir kaba yumurtayı kırıp, tuz ekleyin, çatalla karıştırın.

Etleriniz çok kalınsa, dövme usulüyle biraz inceltin. Bu aşamada, olduğu gibi büyük parçalar halinde bırakabilir ya da şeritler halinde dilimleyerek kullanabilirsiniz.

Önce yumurtaya, sonra mısır gevreğine buladığınız tavuk parçalarını, iyi ısıtılmış yağa aktarın ve kontrollü olarak kızartın.

Hepsi bu kadar 🙂

* Pane için Knorr Çıtır Pane Harcı gibi bir seçeneğiniz de mevcut.

 

09 Mayıs 2013
5.455 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Aslında bir nevi eriştemsi makarna noodle. Uzakdoğu insanlarının hemen her yemekte tükettiği, yüzlerce farklı çeşit üretebileceğiniz zengin ve lezzetli bir kaynak. Eskiden çok yaygın değildi ama artık hemen hemen tüm süpermarket raflarında bulmanız mümkün.

noodle

“Evde kendim hazırlayayım” şekli böyleyken, “hızlı, pratik, öğünlük olsun” dediğinizde bulabileceğiniz, porsiyonlar halinde ve farklı lezzetlerde tatlandırılmış olanları da mevcut.

Sevgilimin en favorisi bu hızlı porsiyonluk Ramen’ler, evde yapmayı henüz hiç denemedik.

ramen1ramen2ramen3ramen4

Bu arada “alt tarafı erişteli karışım işte” şeklinde burun kıvırdığımız yemeğin, memleketinde ne denli önemli, özel olduğunu, Ramen deyip geçmemek gerektiğini birkaç yıl önce izlediğimiz keyifli bir filmden öğrenmiş ve oralarda bu işin ustası olabilmenin ne zorlu yollardan geçtiğini görüp şaşırmıştık.

Eğer izlemediyseniz ilgili film Ramen Gırl noodle ve türevleri eşliğinde kesinlikle önerimdir 😉

 

Malzemeler:

1 paket noodle

su

sıvıyağ

tuz

 

Hazırlanışı:

Paketin arkasındaki tarife göre pişirin. Ama mutlaka klasik makarna pişirme yönteminde olduğu gibi, birkaç damla sıvıyağ ekleyin haşlama suyuna. Sonrasında süzüp, zevkinize göre tuz ve dilerseniz yağ ekleyerek tatlandırın.

Hepsi bu kadar; sade, soslu, ya da benimkisi gibi ana yemek eklentili hiç farketmez, tüketim şeklinde hayal gücünüze, damak tadınıza bağlı olarak sınırsızsınız 😉

08 Mayıs 2013
4.431 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

O meşhuuur filmden sonra ıssız adamla özdeşleştirip, hep onunla anar olduk adını. Filmi izleyen herkeste istisnasız; film çıkışı bir an önce eve gidip yapma ve yeme isteği uyandırdığı kesin kek sahnelerinin. Filme, aşka, hayata her zamankinden daha çok anlam kattı, daha bir yakıştı sanki.

Havuçla tarçının muhteşem buluşması, aşka davet eder oldu artık cümlemizi ve o gün bugündür, mis gibi buram buram aşk kokar tüm havuçlu kekler. 😉

Malzemeler:

3 yumurta

1,5 su bardağı şeker

1 su bardağı süt

1 su bardağı sıvı yağ

2 orta boy havuç

1,5 tatlı kaşığı tarçın

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

2,5 su bardağı un

 

Hazırlanışı:

Her kekin olmazsa olmazı olarak; yumurtaları şekerle iyice çırpın. Sırasıyla süt, sıvıyağ, ince rendelenmiş havuç, tarçın ve vanilyayı ekleyerek çırpmaya devam edin.

Kabartma tozu-un karışımını da ilave edip, kek kıvamına ulaşana dek karıştırın. Bu aşamada un yeterli gelmezse yarım bardağa kadar azar azar ilave yapabilirsiniz.

180 derece önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirin. Kürdan testini uyguladığınızda sonuç başarılıysa fırından alın, soğumaya bırakın.

* 1 su bardağı iri kırılmış ceviz eklenebilir.

07 Mayıs 2013
2.628 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Her evde, her ortamda ve tüm bünyelerde istisnasız en gözde yemeklerdendir. Bir ağaç yaprağının böylesine bir lezzete ulaşabilmesinin sırrı marifetli olabilmekten ziyade; sabırlı olmaktan geçer. Zira; zahmetlidir ve onca zahmete karşılık çerez gibi yenir, çabucak tükeniverir.

En kıymetlisi anne elinden çıkanıdır; eğer öyleyse, her daim “olsa da yesek”tir 🙂

 

Malzemeler:

1/2 kg.asma yaprağı

4 iri kuru soğan

2 su bardağı pirinç

1 bağ maydanoz

1 yemek kaşığı kuru nane

2 yemek kaşığı dolmalık fıstık

2 yemek kaşığı kuş üzümü

1 tatlı kaşığı tuz

1 tatlı kaşığı karabiber

1 tatlı kaşığı tarçın veya yenibahar

3 küp şeker

1+1/2 çay bardağı zeytinyağı

1/2 limon suyu

2+1/2 su bardağı sıcak su

 

Hazırlanışı:

Olabildiğince ince doğradığınız soğanları 1 çay bardağı zeytinyağında birkaç kez karıştırarak (yaklaşık 1 dakika kadar) kavurun. Fıstıkları ekleyip, kavurmaya devam edin. Her ikisi de pembeleştiğinde yıkanmış pirinci ekleyip 1-2 dakika daha kavurun.

Limon suyu ve su hariç, diğer tüm iç malzemeyi koyup karıştırın. 1/2 su bardağı sıcak suyu da ilave edip, suyunu çekene dek kısık ateşte pişirin.

Taze yaprak kullanıyorsanız; 5 dakika kadar sıcak su içerisinde kaynatın. Salamura yaprak kullanıyorsanız; 5-6 kez sudan geçirerek tuzundan iyice arındırın.

Her yaprağa yaklaşık 1 tatlı kaşığı kadar iç malzemeden koyup, sıkıca sarın. Pişirme kabınıza dizin.

Limon suyunu, kalan 1/2 çay bardağı zeytinyağını ve 2 su bardağı sıcak suyu üzerine ekleyin. Pişerken dağılmalarını önlemek için, bir tabağı üstlerine kapatın. Ağır ateşte 35-40 dakika pişirin.

Bol ekşili seviyorsanız ekstra limon ilavesiyle ve illa ki soğuk tüketin 😉

* İrili ufaklıysa yapraklarınız, içine koyacağınız harç miktarı illa ki değişecektir, o kadarını göz kararınıza bırakıyorum.

** Pişireceğiniz tencerenin dip kısmına ‘anne usulü’ yaprak yerleştirirseniz, en alttakilerin suyunu hızlıca çekip yanmasını bir nebze önlemiş olursunuz.

*** Yine yaprağınızın cinsine göre; verdiğim ortalama süre sonunda hala pişmemişse, azar azar sıcak su ekleyebilirsiniz.

 

 

06 Mayıs 2013
2.441 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish