"Zeytinyağlı" kategorisine yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Sıcak, soğuk, ekmek arası, yanında yoğurt, hiç farketmez; her ortamda, her öğünde bayıla bayıla yerim ben bunları 🙂 Bu seferkiler tam da aradığım gibi üstelik; minik minik, şöyle iki parmakla tutulup pıt diye tek lokmada ağıza, nam nam nammm 😀

 

Malzemeler:

1 kg.dolmalık biber

4 iri kuru soğan

2 su bardağı pirinç

1 bağ maydanoz

1 yemek kaşığı kuru nane

2 yemek kaşığı dolmalık fıstık

2 yemek kaşığı kuş üzümü

1 tatlı kaşığı tuz

1 tatlı kaşığı karabiber

1 tatlı kaşığı kimyon

1 tatlı kaşığı tarçın veya yenibahar

3 küp şeker

1+1/2 çay bardağı zeytinyağı

2+1/2 su bardağı sıcak su

 

Hazırlanışı:

Olabildiğince ince doğradığınız soğanları 1 çay bardağı zeytinyağında karıştırarak (yaklaşık 1 dakika kadar) kavurun. Fıstıkları ekleyip, kavurmaya devam edin. Her ikisi de pembeleştiğinde yıkanmış pirinci ekleyip 1-2 dakika daha kavurun.

Diğer tüm iç malzemeyi koyup karıştırın. 1/2 su bardağı sıcak suyu da ilave edip, suyunu çekene dek kısık ateşte pişirin.

İçleri temizlenmiş biberleri, üstlerinde minik boşluklar kalacak şekilde ve bastırmadan iç malzemeyle doldurun, pişirme kabınıza dizin.

Kalan 1/2 çay bardağı zeytinyağını ve 2 su bardağı sıcak suyu ekleyin. Kaynayana dek harlı, sonrasında ağır ateşte 35-40 dakika pişirin.

Ekşili seviyorsanız limon ilavesiyle ve illa ki soğuk tüketin 😉

* Suyu ölçülü yazdım ama benim her daim kullandığım pratik yöntem; ‘biberlerin yarısına gelecek kadar’ aslında. O suyu çektiği halde hala pişmemişse, azar azar sıcak su eklenebilir.

10 Haziran 2013
3.059 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Çocukluğumun Antalya’sının, damağımda yer etmiş lezzetlerinin en güzellerinden cive. Mevsim yazsa, hemen her evde en sık pişen yöresel yemeklerin başında gelirdi. Hala öyle olan evler az da olsa vardır eminim ya da umarım.

Maalesef bir çok değerde olduğu gibi, yemek kültürü de hep kan kaybettiğinden, nesil yenilendikçe unutulmaya ve  yenilenen nesillere aktarılmadığından da, bilinmeyenler arasında yerini almaya başladı yavaştan.

Unutturmamak gerek diyerek, cive denince ilk akla gelen orjinal tarifi aktarayım istedim. Patlıcanlı, kabaklı çeşitleri de mevcut, onlar daha sonra 😉

 

Malzemeler:

1/2 çay bardağı zeytinyağ

2 orta boy soğan

10-15 diş sarımsak (dişlerin büyüklüğüne bağlı)

4-5 sivri biber

1 kg domates

1 kahve fincanı pirinç

1/2 demet taze nane

1/2 demet taze fesleğen

tuz

 

Hazırlanışı:

Küp doğranmış soğanı, zeytinyağıyla birlikte kavurmaya başlayın. Rengi döndüğü zaman ince doğranmış biberleri ekleyip, her ikisi de yumuşayana dek kavurmaya devam edin.

Minik doğranmış sarımsakları ekleyip bir kaç tur çevirdikten sonra, kabukları soyulmuş ve doğranmış domatesleri de ilave edin. 3-5 dakika domatesler suyunu bırakana kadar bekleyip, pirinç ve tuzu ekleyin. Kısık ateşte, kapağı kapalı olarak pirinçler pişene dek pişirin.

Ateşten aldıktan sonra ince doğranmış nane ve fesleğeni üzerine serpiştirin. Servis zamanına dek, kapalı olarak dinlendirin.

* Normalde oda sıcaklığında servis edilir ama sıcağa yakın ya da tamamen soğumuş durumda da tercih edilebilir.

** En büyük özelliği; hiç su eklemeden, sadece domatesin suyuyla pişmesi ve kıvamıdır. Çorba gibi fazla sulu ya da pilav gibi tüm suyunu çekmiş olmamalı. Olmaz ama olur da domateslerin suyu, pirinçlerin pişmesine yetmemişse çok az su eklenebilir. Ateşten aldıktan sonra, dinlenme zamanında da bir miktar su çekecektir aklınızda bulunsun.

Fotoğraftaki; aceleci sevgilimin beklemek istememesinden dolayı o dönemini doyasıya yaşayamamış bir tabak olup, dinlenme süresini atlamamanın, kıvamı daha iyi yakalayabilmek için şart olduğunun kanıtı. 🙂

14 Mayıs 2013
4.435 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Her evde, her ortamda ve tüm bünyelerde istisnasız en gözde yemeklerdendir. Bir ağaç yaprağının böylesine bir lezzete ulaşabilmesinin sırrı marifetli olabilmekten ziyade; sabırlı olmaktan geçer. Zira; zahmetlidir ve onca zahmete karşılık çerez gibi yenir, çabucak tükeniverir.

En kıymetlisi anne elinden çıkanıdır; eğer öyleyse, her daim “olsa da yesek”tir 🙂

 

Malzemeler:

1/2 kg.asma yaprağı

4 iri kuru soğan

2 su bardağı pirinç

1 bağ maydanoz

1 yemek kaşığı kuru nane

2 yemek kaşığı dolmalık fıstık

2 yemek kaşığı kuş üzümü

1 tatlı kaşığı tuz

1 tatlı kaşığı karabiber

1 tatlı kaşığı tarçın veya yenibahar

3 küp şeker

1+1/2 çay bardağı zeytinyağı

1/2 limon suyu

2+1/2 su bardağı sıcak su

 

Hazırlanışı:

Olabildiğince ince doğradığınız soğanları 1 çay bardağı zeytinyağında birkaç kez karıştırarak (yaklaşık 1 dakika kadar) kavurun. Fıstıkları ekleyip, kavurmaya devam edin. Her ikisi de pembeleştiğinde yıkanmış pirinci ekleyip 1-2 dakika daha kavurun.

Limon suyu ve su hariç, diğer tüm iç malzemeyi koyup karıştırın. 1/2 su bardağı sıcak suyu da ilave edip, suyunu çekene dek kısık ateşte pişirin.

Taze yaprak kullanıyorsanız; 5 dakika kadar sıcak su içerisinde kaynatın. Salamura yaprak kullanıyorsanız; 5-6 kez sudan geçirerek tuzundan iyice arındırın.

Her yaprağa yaklaşık 1 tatlı kaşığı kadar iç malzemeden koyup, sıkıca sarın. Pişirme kabınıza dizin.

Limon suyunu, kalan 1/2 çay bardağı zeytinyağını ve 2 su bardağı sıcak suyu üzerine ekleyin. Pişerken dağılmalarını önlemek için, bir tabağı üstlerine kapatın. Ağır ateşte 35-40 dakika pişirin.

Bol ekşili seviyorsanız ekstra limon ilavesiyle ve illa ki soğuk tüketin 😉

* İrili ufaklıysa yapraklarınız, içine koyacağınız harç miktarı illa ki değişecektir, o kadarını göz kararınıza bırakıyorum.

** Pişireceğiniz tencerenin dip kısmına ‘anne usulü’ yaprak yerleştirirseniz, en alttakilerin suyunu hızlıca çekip yanmasını bir nebze önlemiş olursunuz.

*** Yine yaprağınızın cinsine göre; verdiğim ortalama süre sonunda hala pişmemişse, azar azar sıcak su ekleyebilirsiniz.

 

 

06 Mayıs 2013
2.423 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish