"İzlemeli" kategorisine yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Atatürk’ün son 300 gününü ve ölümünün hikayesini anlatan Sarı Zeybek belgeseli, ilk kez 1993’ün Kasım ayında ekrana geldi.

Gördüğü ilgi üzerine birkaç ay içinde 3 kez daha yayımlandı. Ardından video kaset olarak piyasaya çıktı. Türkiye’de ilk kez bir belgesel, satış rekoru kırdı.

Kaset, yurdun dört bir yanında ilk ve orta dereceli okullarda eğitim filmi olarak gösterildi.

Sonra ödüller geldi. Sarı Zeybek, Hürriyet’in Kelebek eki tarafından 1993’ün En Başarılı Belgeseli seçildi ve daha bir çok yerden, bir çok ödül aldı.

Can Dündar’ın belgeselde yer verilemeyen ayrıntılarla zenginleştirdiği bu kitabında, Atatürk’ün hastalığının 1923’ten itibaren başlayan gelişimini, ‘ölümünde doktorların ihmali var mı? ‘ sorusunun yanıtını, tedaviye çocukça direnişinin ve son dönemdeki yalnızlığının öyküsünü, İnönü’yle kavgasının perde arkasını ve o, ölüm döşeğindeyken başlayan iktidar kavgasının bilinmeyen ayrıntılarını bulacaksınız.

Tamamını Oku

06 Ağustos 2008
4.198 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

 

Savaşlarla dolu dünyaya hiç silah satıcısının gözünden bakmayı düşündünüz mü?

Anlaşılacağı üzere koyu bir Nicolas Cage takipçisiyim. Cage’in inanılmaz oyunculuğuna bir kez daha hayran kalacağınız Andrew Niccol’ün “Savaş Tanrısı” Ukrayna’da doğan, Amerika’ya yerleşen Yuri Orlov isimli bir silah satıcısının hikayesi. Film “Dünyada oniki kişiden birinde silah var. Soru şu: Diğer onbir kişiye nasıl silah satacağız?” diye başlıyor. Yaptığı işi o kadar düzgün ve mantıklı açıklıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz. O nedenle de İnterpol tarafından asla yakalanamıyor. Mesela; dünyada içki ve sigaradan ölenlerin sayısının ateşli silahlardan ölenlerin sayısından çok daha fazla olduğunu, ateşli silahların en azından emniyet kilidi olduğunu söylediğinde sadece “Evet,  haklı!” diyebiliyorsunuz.

Evet, Savaş Tanrısı filminde seyrettiklerimin tamamı gerçek. Zaten filmin sonunda da gerçek olaylardan esinlenilmiştir diyor. Film o kadar gerçek ki… Bir sahnede gerçek silah satıcılarından temin edilen 3.000 adet gerçek AK-47 (kalaşnikof) kullanılmış. Sebebi ise malesef acı bir gerçekle yüzleşmemize neden olacak cinsten. Sahtelerini yapmak, gerçeklerini temin etmekten çok daha pahalıya maloluyormuş. Filmde kullanılan tanklar da silah kaçakçılarına ait olup, çekimlerden sonra satılmışlar. Çekimler sırasında o kadar çok tank kullanılmış ki gerçekten savaş başladı zannedilmesin diye NATO’ya haber verilmek zorunda kalınmış. Ve tabi ki böyle bir filmin arkasında hiçbir Amerika’lı film yapımcısı yer almamış. (Filmin yönetmeni Yeni Zelanda’dan)

Filmde insanı düşünmeye yönlendiren, gerçeklerle yüzleştiren yüzlerce cümle, yüzlerce diyalog var.


04 Ağustos 2008
2.118 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Kesinlikle hayatımın filmi! Meg Ryan’nın cazibesine, Nicolas Cage’nin dayanılmaz çekiciliğini katınca filmi anlatmaya gerek bile duymuyorum…

Başucu kitapları gibi başucu filmlerim de vardır benim. Her zaman en üstte duran filmse Melekler Şehri’dir.

Bilindiği gibi aslında epey eski olan film, bende eskimeyen ve asla eskimeyecek çok özel bir yere sahip. Kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum ve daha kaç kez bıkmadan izleyeceğimi bilemiyorum.

Çok kısacık özetleyecek olursam; Ryan, hastasını kaybeden bir kalp cerrahını (Maggie) oynarken ebedi koruyucusu Cage (Seth) onun meleği rolünde. Ölümsüzlükten bile daha üstün bir tek şey var, o da AŞK…

Wim Wenders’ın 1988 tarihli başyapıtı Wings of Desire’dan… Hala izlemediyseniz ilk fırsatta izlemenizi, hatta bununla yetinmeyip arşivinizde kesinlikle bulundurmanızı öneririm…

04 Ağustos 2008
2.631 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Geçtiğimiz günlerde Cengiz Aytmatov’un hakka yürüdüğünü bilmeyenimiz yoktur. Hepimizin bilerek ya da bilmeyerek kalbine taht kuran bir yazardı Aytmatov. “Erken Gelen Turnalar, Fuji-Yama, Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek” pek çoğumuza bir anlam ifade etmez. Ne zaman ki “Selvi Boylum, Al yazmalım” denilse, hepimiz Asya ile İlyas’ın aşkını hatırlarız.

Kimbilir kaç kez seyretmiş, bütün sahnelerini ezberlemişizdir. Ama ne zaman bir yerlerde rastlasak bir kez daha izlemekten kendimizi alamayız. Türkan Şoray’ ın en güzel, Kadir İnanır’ ın en bıçkın, Ahmet Mekin’ in en usta yıllarına denk gelmiştir. Atıf Yılmaz’ın bu filmi Cengiz Aytmatov’un “Al Yazmalım, Selvi Boylum” romanından Ali Özgentürk tarafından, saat gibi işleyen bir senaryoyla sinemaya uyarlanmış, Türkiye’ nin en güzel yerlerinden Orta Toroslar’da çekilmiştir.

Cahit Berkay tarafından bestelenen enfes müziği ise; neredeyse oyuncularından rol çalacak derecede hafızalarda yer etmiştir. Filmin bütün unsurları tek başlarına iyidirler; bir araya geldiklerinde oluşturdukları bileşim ise mükemmeldir.

Sen…

Sevgi neydi?
Sevgi iyilikti, dostluktu,
Sevgi emekti…
Durursam bir daha kurtulamam.
Ziyanı yok gülüşü yeter bize.
Yüreğim kaydıysa günah mı?
Çamura saplansam yardıma gelir misin?
Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elimdeymiş gibi.
Elinden tutuversem benimle gelir mi?
Seninim işte, alıp götürsene beni.
Elveda Asya, elveda selvi boylum al yazmalım elveda.
Bitmemiş türküm benim…

Günler geçiyor, yapraklar birer birer dökülüyor. Yenileri filizleniyor mu endişesi hepimizi sarıyor değil mi?

03 Ağustos 2008
4.326 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish