yazan Özlem Pehlivan

Çok farklı bugün, çok duygusal, keyifli, mutlu, karmakarışığım 🙂 Minik kuzumun ilk doğum günü. 15-20 gün önceden menümüzü belirledik, ilk yaş doğum günü süslerimizi aldık. Dün, anne-baba-babaanne üçlüsü olarak evi süslerken kuzu uyuyordu, uyandığında suratındaki şaşkınlıkla karışık mutluluksa tüm emeklere değdi doğrusu 🙂

Kutlamayı, kendimiz ve bebekli arkadaşlarımızın rahatlığını düşünerek evde yaptık. Menüyü, herkesin “çalışıyorsun, işten gelip nasıl yetiştireceksin, çok yorulacaksın, börek/pasta ikilisi yeter” cümlelerine rağmen, her zamanki gibi inat edip, istediğim gibi hazırladım, yoruldum ama büyük kuzunun keyifli yardımları sayesinde yetiştirdim.

18 yetişkin, 3 çocuk (2-5 ve 6yaşlarında) ve 4 bebek olmak üzere 25 kişilik çoook keyifli bir parti oldu. Yanımızda olan ve emeği geçen herkese tekrar teşekkürler, daha nice uzun yılları olsun kızımın dolu dolu yaşayabileceği. İyi ki doğdun kızım, iyi ki girdin yaşamımıza, seni seviyorum 🙂

 

Uç uç böcecik kanepeler

Peynirli börek

Tombul tosbik salata

Patates püresinden civcivler

Bardakta renkli puding

Tatlı, tuzlu kurabikler

Mercimek köftesi

1 yaş pastane pastası

 

553068_10150756166126726_695811725_9719336_616279595_n

536053_10150756164441726_695811725_9719326_989684184_n

 

 

16 Nisan 2012
3.417 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Efendiiim çok basitmiş gibi algılanıp epey uğraştıran bir iş olduğundan, aşırı kalabalık sofralarda tavsiye edilmemekle beraber, görüntüsü takdire şayandır. Onca saat uğraştığınız minnacık lezzetlerin saniyeler içinde lüp lüp tüketildiğini görmek azıcık sinirlerinizi oynatsa da, bu uğur böcekli kanepeler emin olun emeğinize değecek 😉

Malzemeler:

Tost Ekmeği

Krem Peynir

Kaşar Peynir

Salam

Cherry (çeri) Domates

Zeytin

Maydanoz

Çörekotu

Hazırlanışı:

Tüm malzemeleri  tezgaha sıraladıktan sonra elinizde mevcut herhangi bir şekillendirici ile ekmeği, kaşar peynirini ve salamı kesmekle işe başlayalım. Ben çiçek şekilli minik kalıplarımı kullandım bu iş için, şekilli birşeyler şart değil elbet, bardakla da gayet güzel halledilebilir.

Domatesleri ikiye bölün ve dar olan alt kısmından minik üçgenler keserek çıkartın ki; bu kısım kanat birleşim yeri havasını verecek 😉

Zeytinin çekirdeklerini çıkarıp, ikiye ya da dörde bölün. Maydanozları domatesin sığabileceği minik yaprakcıklara ayırın. Buraya kadar biraz oyalandık ama şimdi işin en keyifli kısmına geldi sıra; kule yapmaca 😀

Kulemizin sıralanışı şu şekilde; ekmek, krem peynir, salam, kaşar peynir, maydanoz ve domates-zeytin ikilisi. Domatesin üzerine kürdanla simetrik 4-5 minik delik açıp, her birinin içine birer tane çörekotu koyun.

İtiraf ediyorum ve çok iyi biliyorum ki; en çok kulaklarımı çınlatacağınız bölüm burası 🙂 Minicik zeytin parçaları ya da zeytin ezmesiyle de halledebilir illaki ama en gerçekçi görüntüyü çörekotu sağlıyor, tercih sizin.

Sonuca bayılacağınız garanti olduğundan, çınlayan kulaklarıma aldırmıyorum bile, nam nam nammmm 🙂 🙂

 

11 Nisan 2012
5.035 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Caaanım yurdumun bir çok yerinde adet olduğu üzere, bizde de yıllardır süregelen uygulamadır çıkan dişlerin kutlanması. Neredeyse 1,5 ay geçti ilk patlayan dişimizin üstünden, “eh artık zamanıdır” deyip, sıvadık kolları.

Babamızın aldığı kıyafetlerle hazır olduğumuzdan kısacık bir süre sonra gelen akraba ve arkadaş güruhuyla keyifle kutlandı, yenildi, içildi, gelen hediyeler açıldı, iyi dilekler kabul edildi. Önüne saçılıp, “ayy ne alacak da büyüdüğünde ne olacak?” seçeneklerinden (kitap, mouse, altın, kalem, ayna, boş ilaç kutusu) kitaba dokunup, mouse aldı kızım. Babasının izinden gidecek belli 🙂 Tüm bunlar esnasında, çok keyifliydi kuzu, dolayısıyla ben ve konuklarım da tabii 🙂

Menümüz çok şaşaalı değildi; dedemizin pastacı arkadaşından aldığı kuru pasta ve kurabiyelerimiz, babaannemizin yaptığı böreğimiz, benim meşhuuur pırasalı ekmeğim, babamızın sürpriz yapıp getirdiği uğur böcekli pasta, sıcak ve soğuk içeceklerimiz ve tabii olmazsa olmaz diş buğdayı.

Keyifli atlatıldı velhasıl, darısı; yaklaşan ilk doğum günümüze 😉

28 Ocak 2012
3.193 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Kızım doğmadan önce hemen hemen tüm hazırlığını yapmıştık, heyecanlı tüm anne baba adayları gibi 🙂 Bunlardan hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu kullanmaya başlamadan bilme şansınız olmuyor tabii. Aslında en önemli konu olan bebek arabası seçimimiz, bu yanlışlardan biriymiş meğer, kullandıkça anladık. Miniğiniz rahat etmediği zaman, hem kendini hem de sizi inanılmaz yoruyor, o yüzden başta pahalı gelerek elediğiniz modelleri hemen gözden çıkarmayın, yoksa biz ve birçok arkadaşım gibi ikinci arabayı da almak zorunda kalabilirsiniz.

Hamileyken Chicco CT.02 aldık, taşıma puseti olarak da kullanılabilen oto koltuğuyla birlikte. 9 ay kullandık ama dışarı çıkışlarımız bir çok nedenden dolayı artık işkenceye dönüşmeye başlamıştı son günlerde. Bebek puseti şeklindeki oto koltuğumuza artık sığmadığımızdan, onu değiştirmek için gittiğimiz E-Bebek’ten arabamızı da alıp çıktık 🙂

Oto koltuğumuz; dünyada koltuk deyince akla gelen ilk marka olan Recaro, modeli Young Sport 9-36 Kg. rengimiz, siyah. Bilindiği gibi Recaro, Formula 1’in resmi koltuk üreticisi. Aston Martin, Audi, BMW, Ferrari, Ford, GM, Honda, Jaguar, Lamborghini, Porsche gibi önde gelen otomobil markalarının da koltuk üreticisi, üstelik de Alman malı yani; kusursuz güvenlik anlayışına sahip.

Arabamız; Nuna , katlandığında sınıfının en küçüğü olan arabaya, öncelikle kızım sonrasında da biz bayıldık. Herhangi bir E-Bebek mağazasında test sürüşü yaptığınız an, ne demek istediğimi anlayacaksınız 😉

Her iki ürün de anne tavsiyesidir, hem de kesinlikle 😉

(İlgili tüm teknik bilgileri www.e-bebek.com sitesinden edinebilirsiniz.)

29 Aralık 2011
3.478 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Kendin olmadan yaşamak, ne zor şey olsa gerek… Hep bir masken vardır; zamana, mekana, insana göre değişen. Aslında hep mutsuzsundur tüm yaşamını başkalarına göre kurgulamaktan ama buna rağmen vazgeçmezsin böyle yaşamaktan. Çünkü; bilmezsin başka türlüsünü, başka yol yoktur sana göre, var olduğunu bal gibi de bilirsin aslında ama zor gelir, cesaret işidir. Kendi kendine karar vermeyi, ayakta durmayı gerektirir ki; işte bu, sana göre değildir.

Kendinle başbaşa kalabildiğin tek gerçek zamanda, uykuya dalma anının hemen öncesinde çıkarırsın maskeni, çünkü rahat koyamazsın başını yastığa ama o minicik anda yüzleştiklerin öyle dehşete düşürür ki seni; hızla yerleştirirsin yerine, uyuyamazsın yoksa, gecen bitmez. Hoş, uykuların da adamakıllı değildir ya hani! Sahi; zor değil mi tüm bunlar? Kendin olmak, yüreğinle aynı dili konuşmak, yanmamak, dönmemek, huzurlu olmak çok daha kolay değil mi? Gerçi “huzur” da sadece bir kelime senin için, nasıldır, ne hissettirir yüreğe bilmezsin, adı bile geçse tahammülün yoktur, dinginliktir ya hani; sen sevmezsin…

Senin yerine ben yoruluyorum seni izlerken, benim yüzüm acıyor; senin o hiç çıkarmadığın maskelerinin bıraktığı izlerden. Hani bir dakikalığına diyorum hiç olmazsa iç yüzünü dışa çevirsen, acaba kaç kişin kalır etrafında? Bu sorunun yanıtına ve yalnızlığa dair ne çok korkun var, yapamazsın değil mi? Varsın sahte olsun, varsın arkandan ne dönerse dönsün, senin baktığın yerde hep bir maske dursun, hep senin yüzüne gülsün yeter tıpkı sen gibi, seninki gibi. Çünkü; korkuyorsun gerçeklerden. Çünkü; ne kadar acıttıklarını, acıtabileceklerini çok iyi biliyorsun.

Bu yüzden hep sürmeli, sürdür hadi durma, devam et sen maskeli balona, ne kadar çoksunuz bak; hep gülüyor yüzleriniz hepinizin ne güzel! Ama ben yokum, hiçbir zaman da olmayacağım, çağırmaktan vazgeç artık! Ayıptır bilirim, nezaketsizliktir geri çevirmek bir daveti ama keyifle işlediğim, en sevdiğim ayıplardan biri bu, emin ol…

Sevebiliyorsan böyle sev beni; maskesiz, tüm çıplaklığımla. Hadi bakalım bekliyorum, buyur; cesaretin varsa…

27 Aralık 2011
2.985 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Çok kalorili biliyorum ama çooook lezzetli yahu! Güzel olan tüm yiyeceklerde var zaten bu ters orantı. Koskocaman yılda sadece küçücük, ufacık, minicik bir zamandan ibaret olan aşure ayını, hiiiç öyle kalori hesabıyla falan geçiremem anacım, “bu ay, bana her gün bayram” şeklinde pek mutlu, pek mesudum 🙂

Her yıl sözünü verip de bir türlü yazamadığım, şahsıma münhasır tarifimi hemen verip, fotoğraf olarak yukarıda, canlı canlı karşımda salınıp duran şu minicik(!) porsiyonu lüpletmek üzere kaçıyorum 😀

Gönül rahatlığıyla yapınız, yediriniz, övgüleri dinlerken de arkanıza yaslanıp gerim gerim gerininiz, afiyet olsuuun 😉

 

Malzemeler:

1 kg.aşurelik buğday (Duru marka şiddetle önerimdir)

2 su bardağı kuru fasulye

2 su bardağı nohut

11 su bardağı toz şeker

2 su bardağı süt

2 su bardağı çekirdeksiz kuru üzüm

3 çorba kaşığı kuş üzümü

300 gr.kuru incir (leblebi büyüklüğünde doğranmış)

300 gr.kuru kayısı (leblebi büyüklüğünde doğranmış)

250 gr.fındık (ortadan ikiye ayrılmış)

250 gr.tuzsuz fıstık (kabukları ayıklanmış, ortadan ikiye ayrılmış)

250 gr.soyulmuş, ortadan ikiye ayrılmış badem (kaynamış suda bekletirseniz soymak, çocuk oyuncağıdır 😉 )

250 gr.soyulmuş, 3-4 parçaya ayrılmış ceviz (kaynamış suda bekletme burada da geçerli 🙂 )

50-60 gr.dolmalık fıstık

8-10 karanfil

2 portakalın kabuğu(minik minik doğranmış ya da rendelenmiş)

1 iri nar

3-4 çorba kaşığı susam

2-3 çorba kaşığı çörekotu

su

 

Hazırlanışı:

Aşure pişirmeyi planladığınız günün öncesindeki akşam, buğday, fasulye, nohut ve üzümleri ayrı ayrı kaplarda ıslatın.

Sabah ilk iş, akşamdan ıslatıldığı için kocaman kocaman şişen nohutu ve fasulyeyi ayrı ayrı kaplarda yumuşayana dek haşlamak. Dilerseniz bu işlemi bir gün önceden de yapıp, aşure sabahı hengamesini biraz olsun rahatlatabilirsiniz.

Benim sırf aşure ve reçel yapımı için aldığım devasa bir tencerem var, malzeme çok olduğundan mümkün olan en büyük tencereyi kullanmakta yarar var. İşte o evdeki en büyük tencerenize buğdayı yıkayıp, karanfilleri de ekleyerek (varsa ince bir tülbent ya da benzeri bir şeyin içinde, değilse sayısını aklınızda tutarak direkt içine) üstünü bir karış geçecek kadar su ilavesiyle pişirme işlemine başlayın.

Tencerenin kapağı kapalı olsun, arada bir buğdayın üstünde biriken köpükleri delikli kepçeyle temizleyerek, buğdaylar ezilene dek pişirin. Buğdayın pişmesini beklerken tüm doğranacakları, ayıklanacakları halledin ki; son anda sıkışıklık olmasın.

Yeterli kıvama gelen buğdaya nohut ve fasulyeyi ekleyin, arada karıştırarak 3-4 taşım kaynatın.

Islatma suyunu süzdüğünüz üzümleri, incir, kayısı, portakal kabuğu ve 2 su bardağı kadar sütü (renginin kararmamasına yardımcı ve ekstra lezzet unsuru) ekleyip, 2-3 taşım daha kaynatın.

Şeker, badem, dolmalık fıstık, ceviz, susam ve çörekotunu da eklediğinizde son pişirme süresine girmiş olacaksınız.

Kayısı ve incirlerin şişmiş, dolayısıyla pişmiş olmaları, aşurenin de pişme sürecini tamamladığına işarettir. Tüm bu süreç boyunca, ilk eklenen su epey çekilmiş olacağından, kepçe kolay çevrilebilecek kıvamda olması şartıyla, (çorba kıvamına yakın) sıcak su, tadı az bulunursa şeker eklenebilir.

Benim gibi “tam kıvamında olsun, ben aşureyi aşure gibi severim” derseniz; altını kapatmadan önce tadına bakmanızı, boğazınızı hafifçe yalayarak, yakarak geçecek kıvamda değilse, o kıvama dek şeker ekleyip karıştırarak, bir taşım daha kaynatmanızı öneririm. Malum; aşure soğudukça suyu da şekeri de çekilir.

Altını kapattıktan sonra içindeki karanfilleri çıkarın, fındık, fıstığını da ekleyip karıştırın.

Servis tabaklarına koyup, ilk sıcaklığı çıktıktan sonra, üzerini nar ve tarçınla süsleyin. (Çok sıcakken yapılan her türlü süsleme, dibe çöker malum.;))

* Bu ölçüler, kaselerle 10-15 komşuya dağıtıldıktan sonra, 3 büyük yuvarlak salata kasesi dolusu size kalacak aşureye denk geliyor, ona göre eksiltip arttırabilirsiniz.

*** Kayısı, incir, fındık, fıstık, badem, ceviz ölçülerini yaklaşık verdim, ben yazdıklarımdan daha fazlasını kullanıyorum, tercihe bağlı arttırılıp, eksiltilebilir.

*** Çoğunlukla yapıldığı gibi; badem, ceviz, fındık, fıstık ve dolmalık fıstığı içine atmayıp, hepsini narla birlikte üst süslemede kullanabilirsiniz. Benim hepsini içine atmamdaki sebep; herkesin en çok sevdiği çerez kısmının ilk porsiyonlarda bolca kullanılıp, sonlara doğru az çerezli ya da çerezsiz yenmesindense tadı sabitleyerek, sonuna kadar aynı hazla tüketilmesini sağlamak 😉

Başta dediğim gibi; bu, benim şahsıma münhasır, lezzet ve beğeni garantili tarifim, ekleme-çıkarma yapmak tamamen damak tadınıza kalmış 😉

Aşure beni bekler, Özlem kaçar 🙂 🙂

 

11 Aralık 2011
3.560 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Mecburi verilen uzuuun bir aranın ardından, dün akşam sinema keyfi yaşadık nihayet. Ne çok özlemişim; salon kokusunu, orada film izlemenin keyfini, sıcacık patlamış mısır ve soğuk gazoz ikilisinin dayanılmaz hazzını 🙂 Vizyondaki filmler arasında Çağan Irmak adı varsa, diğerleri ne olursa olsun önemini yitiriveriyor, öncelik mutlaka ona tanınıyor bizde. “Ne eylerse güzel eyler” diye yaptığımız her seçimde, bizi hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmamıştır, her daim “iyi ki” lerle ayrılırız salondan ki; yine aynısı oldu.

“Dedemin İnsanları” yine masal tadında; biraz hüzün, biraz tebessüm, yüreğinizde bir yerlere dokunarak akıp gidiyor perdede. Oyuncu kadrosu, Çağan Irmak filmlerindeki vazgeçilmezler ve onlara eklenenlerden oluşuyor. Çetin Tekindor, Hümeyra, Yiğit Özşener, Gökçe Bahadır, Sacide Taşaner, Mert Fırat, Ezgi Mola, yeni ve iyi keşif çocuk oyuncu Durukan Çelikkaya başlıca sayılabilecek olanlar. Diğer oyunculara haksızlık etmek istemem, hepsi rolünün hakkını vermiş ama bir dede karakteri var ki; ustalığını ve büyüklüğünü bir kez daha kanıtlamış işte onda Çetin Tekindor. Giyimi, tonlamaları, duruşu, bakışıyla öyle içindeki rolünün; sevecen, hoşgörülü, bilge, onurlu Giritli koca çınara can verebilecek tek oyuncunun, o olduğunu hissediyorsunuz. Müzik seçimleri yine çok başarılı, izlediğiniz sahneyi daha iyi sindirebilmenizi, iç çekmelerinizin daha bir derin olmasını sağlıyor. Filmde beğenmediğim, rahatsız olduğum tek şey; kitap okur gibi, tane tane, hiçbir duyguya sahip değilmiş hissi veren, hikayeyi anlatan dış ses, hiç oturmamış filme, eğreti durmuş, olmamış bence. Onun dışında, elbette isteyen bulur ama ben eleştirilecek birşey bulamadım.

“DEDEMİN İNSANLARI, küçük bir kasabada yaşayan on yaşında bir çocuk ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi anlatıyor. Kalabalık ve sıcak Ege insanlarının hikâyesini izlerken, mübadeleye, öteki olmaya, nereye gidersen git bir yere ait olamamaya, iki yakaya, çok sayıdaki azınlığa, ihtilallere, bir defa daha ama bu kez farklı bir yerden bakacaksınız.” www.dedemininsanlari.com

Yaşamın hengamesinde unutulan, bir yerlerde bırakılan parçaları hatırlamak, bir nebze olsun eksikleri tamamlamak için izleyiniz, izlettiriniz 😉

Şimdiden, iyi seyirler 🙂

09 Aralık 2011
3.157 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Rastgele Yazılar

Arşiv

tr_TRTurkish